İyi bir pole dansçı olmanın kesinlikle parlak bir zeka gerektirdiğini düşünürüm. Ve başarılı performansçıların bulundukları yeri kesinlikle hak ettiğine inanırım. Zira yetenek ya da renkli bir kişilik sizi ancak belli bir yere kadar götürür ama ötesine geçmek için çok daha fazlası ve bolca emek gereklidir. WOW stüdyolarının 2017 yazında organize ettiği workshop serisi sayesinde tanıştığımız Jordan Kensley de bu teorinin en güçlü kanıtlarından biri ama daha da ötesinde süpper eğlenceli, komik ve canlı bir karakter. Kısacası onun için her pole dansçının hayalindeki BFF de diyebiliriz :) Dolayısıyla Krom Sohbetleri'nin bu sayısında hem çok şey öğrenecek ve ilham alacağınızı, hem de Jordan'ın hınzır tarafıyla vakit geçirmekten hoşlanacağınızı umuyorum. Sadece antrenmana, dinlenmeye, koreografiye ve eğitime bakışı bile onun neden bu kadar iyi bir eğitmen ve dansçı olduğunu anlamak için yeterli. Küçük bir kız çocuğundan belalı bir pole dansçı nasıl mı yaratılır? İşte böyle...
Bize biraz çocukluğundan ve kendinden bahseder misin? Kısaca hikayen nedir?
Amerika’nın Ohio eyaletinde kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde büyüdüm. Mezun olduğum sınıfta 75 kişi vardı. Muhafazakar ve Katolik bir ailede yetiştim. Annem Sicilyalı, babamsa Lübnanlıydı – sanırım bu durum benim değişken pole stilimi geliştirmemde etkili oldu ^_^ . Arizona’da üniversiteye giderken bir arkadaşım sayesin pole dansı keşfettim. O dönemde yaşadığım yerde stüdyo yoktu, ben de aynı zamanda ilk öğretmenim olan Kelsey ile birlikte pole dans öğrenmek için striptize başladım.
İlk nemesis’in hangisiydi?
İlk nemesisim Janeiro’ydu ve her zaman da öyle olacak. Poponuz dirseğinize dayalıyken o şekilde nasıl havada asılı kalındığını kesinlikle anlamıyorum. Hem de gülümseyerek? Dünyanın en can acıtıcı hareketi. Janerio’yu deneyeceğime silk’te spinning Teddy denerim daha iyi.
Şu anda hangi hareket üzerinde çalışıyorsun?
Son zamanlarda daha çok eğitmenliğe odaklandığım için kendi antrenmanlarıma pek vakit kalmıyor. Ama yeni yılda kişisel hedefim olarak esnekliğe, özellikle de sırt esnekliğine odaklanmayı düşünüyorum.
Sana göre ideal bir antrenmanın anatomisi nasıl olmalı?
Aslında tamamen moduma göre değişiyor. Bazen sadece hissetmek için stüdyoya giriyorum. Bazen yeni bir hareket öğrenmek ya da eski bir hareketin üzerinde çalışmak için. Bazen de öylece uzanıp çalışmış gibi yapıyorum. Her antrenmanda neyi yapıp yapmadığımı yargılamamaya çalışıyorum – bedenim o anda neyi yapabiliyorsa onu yapıyor o yüzden de o gün bir şeyler yolunda gitmedi diye kendine kızmanın bir anlamı yok. Antrenman için hedefleriniz olması güzel ama bir şeyler istediğiniz gibi gitmediğinde bu hedeflere takılıp kalmak hem gelişiminizi durdurur, hem de bilinçaltı bedeninize zarar verir. Ortaya çıkan sonuç “istediğim şey” olsa da olmasa da onu kabullenmeyi tercih ediyorum.
Son zamanlarda daha çok eğitmenliğe odaklandığım için kendi antrenmanlarıma pek vakit kalmıyor. Ama yeni yılda kişisel hedefim olarak esnekliğe, özellikle de sırt esnekliğine odaklanmayı düşünüyorum.
Sana göre ideal bir antrenmanın anatomisi nasıl olmalı?
Aslında tamamen moduma göre değişiyor. Bazen sadece hissetmek için stüdyoya giriyorum. Bazen yeni bir hareket öğrenmek ya da eski bir hareketin üzerinde çalışmak için. Bazen de öylece uzanıp çalışmış gibi yapıyorum. Her antrenmanda neyi yapıp yapmadığımı yargılamamaya çalışıyorum – bedenim o anda neyi yapabiliyorsa onu yapıyor o yüzden de o gün bir şeyler yolunda gitmedi diye kendine kızmanın bir anlamı yok. Antrenman için hedefleriniz olması güzel ama bir şeyler istediğiniz gibi gitmediğinde bu hedeflere takılıp kalmak hem gelişiminizi durdurur, hem de bilinçaltı bedeninize zarar verir. Ortaya çıkan sonuç “istediğim şey” olsa da olmasa da onu kabullenmeyi tercih ediyorum.
İyi bir eğitmenden ne beklersin?
Her bedeni doğal dizilişi ve kişisel sorunlarıyla – yani kişiye nasıl bir eğitim vereceğinizi belirleyen her şeyiyle ayrı ayrı tanıyabilmesi. İyi bir eğitmenden vücut mekaniğini iyi bilmesini, her bedenin kendi sağlıklı ve doğal hareket kapasitesini anlamasını ve herkesin aynı tempoda ilerlemesini beklemek yerine öğrencilerin kendi kişisel yolculuğunu desteklemesini beklerim. Küstahlığa kaçmadan kuralları ve disiplini koruyabilen ve sadece “neyin ne” olduğunu değil “neden” olduğunu da açıklayan biri.
Hayalindeki ideal öğrenci nasıl biri?
Hayalimde belli bir öğrenci yok. Öğrencilerimin hepsini farklı nedenlerden dolayı seviyorum ve her gün stüdyoya gitmek için en büyük motivasyonum onlar. Kabuslarımdaki öğrenci ise derse geç gelen, ısınmaya ve kondisyon egzersizlerine doğru dürüst katılmayan, kendi kafasına göre çalışan ya da seviyesinin çok üzerinde hareketleri talep eden biri.
Pole Blues’la ve yoğun antrenman dönemlerinde yorgunlukla nasıl savaşırsın?
Aslında şu sıralar bir Pole Blues döneminden geçiyorum ve kendimi antrenman yapmaya zorlamak yerine eğitmenlik ve performanslar arasında hem bedenime, hem de ruhuma dinlenme fırsatı veriyorum. Aynı şey aşırı yorgunluk için de geçerli. Antrenman yaparken kendimi asla tükenme noktasına gelecek kadar zorlamıyorum – bunun sağlıklı olduğuna da inanmıyorum. Vücudumu belli sınırlar içinde zorluyorum ve artık yeter dediği zaman da onu dinliyorum. Aşırı antrenman ve tükenme noktasının ötesinde kendini zorlamak bana göre şu anda Pole dünyasındaki en büyük problemlerden biri. Bu durum öğrencilerde sürekli acı içinde yaşamanın normal olduğu ve dinlenme günlerinin ara vermek anlamına gelmediği izlenimini yaratıyor ki ikisi de çok yanlış. Ve bu yaklaşım kesinlikle “önleyici bakım” odaklı değil. Dolayısıyla öğrenciler bedenlerine geri dönülmez hasarlar verip büyük sakatlanmalar yaşamadıkları sürece vücutlarına özen göstermeleri gerektiğini düşünmüyorlar ve bu durum büyük ölçüde onlar için örnek teşkil eden profesyonellerden kaynaklanıyor. İyi bir eğitmen her zaman iyi bir örnek olmalı.
Nasıl beslenirsin?
8 yıldan fazladır vejetaryenim ve bunun tek sebebi de üniversitedeki oda arkadaşımın vejetaryen olması çünkü yemeğimizi paylaşmayı çok seviyorduk. Bu beni fiziksel olarak daha iyi hissettirdi çünkü tesadüfen de olsa artık iyi besleniyordum. Şimdilerde bedenimin hayvansal kaynaklı proteine ihtiyaç duyduğu dönemlerden geçiyorum ve bu gibi zamanlarda sushi ve sashimi yiyorum. Ayrıca etobur ailemi ziyarete gittiğimde de ancak bu şekilde hayatta kalabiliyorum (çünkü oradayken tek “vejetaryen” seçeneğim balık oluyor). Ayrıca günde 3-4 litre su içmeye inanıyorum, hatta antrenman günlerinde daha da fazla. Bu tavsiyeye kendim her zaman uymasam da en azından deniyorum.
Her bedeni doğal dizilişi ve kişisel sorunlarıyla – yani kişiye nasıl bir eğitim vereceğinizi belirleyen her şeyiyle ayrı ayrı tanıyabilmesi. İyi bir eğitmenden vücut mekaniğini iyi bilmesini, her bedenin kendi sağlıklı ve doğal hareket kapasitesini anlamasını ve herkesin aynı tempoda ilerlemesini beklemek yerine öğrencilerin kendi kişisel yolculuğunu desteklemesini beklerim. Küstahlığa kaçmadan kuralları ve disiplini koruyabilen ve sadece “neyin ne” olduğunu değil “neden” olduğunu da açıklayan biri.
Hayalindeki ideal öğrenci nasıl biri?
Hayalimde belli bir öğrenci yok. Öğrencilerimin hepsini farklı nedenlerden dolayı seviyorum ve her gün stüdyoya gitmek için en büyük motivasyonum onlar. Kabuslarımdaki öğrenci ise derse geç gelen, ısınmaya ve kondisyon egzersizlerine doğru dürüst katılmayan, kendi kafasına göre çalışan ya da seviyesinin çok üzerinde hareketleri talep eden biri.
Pole Blues’la ve yoğun antrenman dönemlerinde yorgunlukla nasıl savaşırsın?
Aslında şu sıralar bir Pole Blues döneminden geçiyorum ve kendimi antrenman yapmaya zorlamak yerine eğitmenlik ve performanslar arasında hem bedenime, hem de ruhuma dinlenme fırsatı veriyorum. Aynı şey aşırı yorgunluk için de geçerli. Antrenman yaparken kendimi asla tükenme noktasına gelecek kadar zorlamıyorum – bunun sağlıklı olduğuna da inanmıyorum. Vücudumu belli sınırlar içinde zorluyorum ve artık yeter dediği zaman da onu dinliyorum. Aşırı antrenman ve tükenme noktasının ötesinde kendini zorlamak bana göre şu anda Pole dünyasındaki en büyük problemlerden biri. Bu durum öğrencilerde sürekli acı içinde yaşamanın normal olduğu ve dinlenme günlerinin ara vermek anlamına gelmediği izlenimini yaratıyor ki ikisi de çok yanlış. Ve bu yaklaşım kesinlikle “önleyici bakım” odaklı değil. Dolayısıyla öğrenciler bedenlerine geri dönülmez hasarlar verip büyük sakatlanmalar yaşamadıkları sürece vücutlarına özen göstermeleri gerektiğini düşünmüyorlar ve bu durum büyük ölçüde onlar için örnek teşkil eden profesyonellerden kaynaklanıyor. İyi bir eğitmen her zaman iyi bir örnek olmalı.
Nasıl beslenirsin?
8 yıldan fazladır vejetaryenim ve bunun tek sebebi de üniversitedeki oda arkadaşımın vejetaryen olması çünkü yemeğimizi paylaşmayı çok seviyorduk. Bu beni fiziksel olarak daha iyi hissettirdi çünkü tesadüfen de olsa artık iyi besleniyordum. Şimdilerde bedenimin hayvansal kaynaklı proteine ihtiyaç duyduğu dönemlerden geçiyorum ve bu gibi zamanlarda sushi ve sashimi yiyorum. Ayrıca etobur ailemi ziyarete gittiğimde de ancak bu şekilde hayatta kalabiliyorum (çünkü oradayken tek “vejetaryen” seçeneğim balık oluyor). Ayrıca günde 3-4 litre su içmeye inanıyorum, hatta antrenman günlerinde daha da fazla. Bu tavsiyeye kendim her zaman uymasam da en azından deniyorum.
Favori antrenman sonrası yiyecek/içeceğin?
Gününe göre değişiyor. Bazen smoothie, bazen taco. Fazla bilinçli beslenmiyorum, daha çok canım ne isterse onu yiyorum – muhtemelen sırf bu sebepten dolayı asla karın kaslarım olmayacak ama popomun varlığını da buna borçluyum o yüzden dert etmiyorum.
Favori stretching ipuçların?
Functional range mobility training (işlevsel aralık mobilite egzersizleri) ve active flexibility training (aktif esneklik antrenmanı) olmazsa olmaz. Bedeninizi AF/FRM çalışmaları olmadan ileri statik esneme pozisyonlarına sokmak bağ dokularınız için çok tehlikeli. Fit and Bendy’nin aktif esneklik ve yetişkinlere yönelik kondisyon antrenmanları için mükemmel bir DVD serisi var.
Sana göre Pole’a en çok yakışan müzik türü hangisi?
Her şey olabilir. Kim olduğunuza, amacınıza ve kimin için dans ettiğinize göre değişir. En iyi pole şarkısının hangisi olduğuna performansı yapan dansçıdan başka kimse karar vermemeli. Bu yüzden de favori bir şarkım yok çünkü dans etmek istediğim müzikler de ruh halimle birlikte değişiyor.
Burcun ne?
HAHAHA! İkizlerin dibiyim. Toplumsal karakterim gürültücü, agresif ve ilgi meraklısı ama evdeyken ve açma-kapama düğmem “kapalı” konumdayken içe dönük biriyim. İnsanlardan ve hayattan uzaklaşmak için dinlenme günlerine ihtiyacım oluyor. Kedilerimden ayrılmamak için her türlü bahane yaratabilirim.
En sevdiğin şehir?
Ah, gökyüzünde en sevdiğim yıldızı seçmek benim için en sevdiğim şehri seçmekten daha kolay olurdu sanırım.
En sevdiğin yemek?
HEPSİ. Ama en çok Hint mutfağını canım çekiyor diyebilirim.
En iyi özelliğin?
Davranışlarımın sorumluluğunu üstlenirim ve insanların gerekçelerini anlayışla karşılarım. Her türlü ortamda kendi payımın gayet farkındayımdır ve karşılaştığım çeşitli durumlarda –iyi ya da kötü- oynadığım rolün sorumluluğunu tamamen üstenirim. Ve bu duruma dahil olan diğer insanlar için de aynı şekilde davranırım.
En kötü özelliğin?
Ciddi sohbetlerimin çoğunda açık sözlü ve mantıklıyımdır ama ses tonum her zaman gerektiği şekilde ya da dilediğim kadar arkadaşça olmayabiliyor. Görüyorum ki çoğu insan doğrudan iletişim kurmaktan hoşlanmıyor ve benim en kötü özelliğim “üslubumun söylediklerimin önüne geçmesi” değil diyebilirim.
En yaramaz gizli zevkin?
Bu sorunun cevabını hayal gücünüze bırakıyorum.
Pole stilini nasıl tanımlarsın?
Performans tarzımı çoğunlukla teatral, balistik, değişken, agresif, seksi ve hayvansı olarak tanımlıyorum. Dans hedeflerimde çoğunlukla Femme Fatale ve Succubus’tan* ilham alıyorum (*baştan çıkardığı kurbanlarının cinsel enerjisinden beslenen ve işi bittiğinde onları öldüren dişi bir iblis.) Ama aynı zamanda değişken bir dansçı olmakla da gurur duyuyorum. İzleyicinin güzel bir deneyim yaşamasını sağlamak için ne gerekiyorsa ona dönüşebiliyorum.
Performansçı kimliğinle eğitmen kimliğin hayali birer kahraman olarak tanışsalar sence anlaşırlar mıydı ya da bu nasıl bir karşılaşma olurdu?
HAHAHAHA! Bunu kesinlikle görmek isterdim. Eğitmen kimliğim destekleyici ve neşeli. Performansçı kimliğim ise güçlü, agresif ve seksi. Sanırım bu Harley Quinn (performansçı) ile BatGirl’ün (eğitmen) buluşması gibi olurdu. Bu benzetme de tüm nerd dostlarım için gelsin.
Koreografi hazırlarken nasıl bir yol izlersin?
Seçtiğim şarkıyla defalarca hem spin, hem de statikte dans edip kaydederek içimden geleni anlamaya çalışırım. Sonra şarkıyı en az üç kısma bölerim. Statik ve spin için 3 ila 6 hareket seçip onları alışılmadık şekillerde birleştirmeye çalışırım. Ardından her geçişin zamanlamasını parçanın en uygun kısmına denk getirip floorwork için ne kadar zamanım kalacağını hesaplarım.
Vazgeçemediğin pole hareketi?
Her türlü Shoulder Mount’a bayılıyorum. O benim vazgeçemediğim invert’üm, vazgeçilmez kaçışım ve aynı zamanda vazgeçilmez esneklik ve güç hareketim. Shoulder Mount’ları çok ama çok seviyorum.
Pole dışında Pole için seni en çok destekleyen aktiviteler neler?
Sırt üstü yüzmek. Vücudumu yer çekiminin ağırlığı olmadan hareket ettirmemi sağlıyor. Aynı kasları vücudumu zorlamadan çalıştırırken bir yandan esnekliğimi de destekliyor. Üstelik de cardio – ki hiç sevmem (zaten koşmayı kim sever ki?? Hiç kimse).
Jumbo's Clown Room’un kadrolu dansçılarından birisin ve bu hem uluslararası hayranların hem de pole arkadaşların için son derece heyecan verici. Kulüpte dans etmeye pole danstan önce mi başladın yoksa sonra mı? Kulüp ortamında izleyici ve dansçı arasındaki iktidar ilişkisine yaklaşımın nedir?
Kulüpte dans etmeye pole dans öğrenmek için başladım. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki Jumbo’s çalıştığım tüm kulüplerden çok farklı. Tamamen sahne performanslarından oluşuyor ve insanlar buradaki atmosferin “daha iyi” olduğunu düşünse de aslında çok farklı değil. Bu, izleyici açısından elbette daha iyi ama ben dans ettiğim striptiz kulübünde de aynı şekilde güvende ve güçlü hissediyorum. Bence Jumbo’s’daki izleyiciler neden orada olduklarının farkında değiller ve bu durum para vererek takdirlerini gösterme konusundaki yetersizlikleriyle de kendini belli ediyor. Oysa dans ettiğim striptiz kulübünde hem izleyiciler, hem de dansçılar için kurallar belli. Onlardan ne beklendiğini ve nasıl davranmaları gerektiğini biliyorlar. Her iki ortamda da sınırları zorlamak isteyen izleyiciler oluyor ama kendi kurallarınızı koymayı kısa bir süre içinde öğreniyorsunuz. İstemediğimiz biri için asla dans etmek zorunda değiliz. Onlar bizi görmeye geliyorlar. Ve harcadığımız zamanın karşılığını ödemek zorundalar. Ben onlara bir hayali satıyorum ve insanlar çoğu zaman bunu unutuyorlar. Bu bir iş sözleşmesi, ben bir satış elemanıyım ve izleyiciler benim müşterim ama bu dünyada dansçı her zaman haklıdır.
Pek çok özgürlüğün tehlikeye girdiği bir ülke olarak Türkiye’deki workshop’larına katılan kadınlara dair izlenimlerin neler?
Tanıştığım kadınların hepsini çok sevdim. Türkiye sırf burada tanıştığım insanlardan dolayı benim en sevdiğim ülkelerden biri. Ve bu kadınlar bütün Pole maceram boyunca tanıştığım en iyi yürekli, en samimi insanlar arasında başı çekiyor.
Favori pole fotoğrafın?
Pole’suz bir fotoğrafın?
Antrenmanların için sana ilham veren bir görsel ya da özlü sözü bizlerle paylaşır mısın?
“Bizler diğer insanların bize olduğumuzu söyledikleri kişi DEĞİLİZ. KENDİMİZİ nasıl tanıyorsak, nasıl SEVİYORSAK öyleyiz... Dolayısıyla sizi tutan elin sizi aşağı çekmesine ASLA izin vermeyin. Kendinizi hayal ettiğiniz TÜM olasılıklardan alıkoyabilecek tek kişi sadece sizsiniz.”
Seni en iyi yansıtan hayvan hangisi?
Jaguarlar ve atlar.
Fantastik bir evrende kim ya da ne olurdun?
Büyük ihtimalle yanlış anlaşılan bir karakter. Tam olarak iyi ya da tamamen kötü biri değilim. Kişiliğimin her iki tarafına da oynuyorum. (İkizler burcu olduğumu söylemiştim!)
Hakkında pek çok kişinin bilmediği bir şey?
Çok sık ağlarım ve çok yoğun bir şekilde hissederim. Karakterlerin acısını ve mutluluğunu hissetmeden hiçbir şey izleyemiyorum ve aynı şey etrafımdaki insanlar için de geçerli. Ama arkadaşlarıma destek olurken ya da değer verdiğim insanlara zarar veren birine karşı koyarken insanlar benim kendimi de bu şekilde savunabildiğimi düşünüyorlar. Sahnede sergilediğim karakter de öyle ama ben değilim. Ve bu tarafımı gören insanlar nadiren karşıma çıkıyor.
8 yaşındaki sen, bugünkü senle karşılaşsa ne düşünürdü?
Belalı bir tip olduğumu düşünürdü diye umuyorum ^_^. Farkında olmasam da çocukluğumdan beri feministtim ve ileride böyle biri olacağımı bilseydim büyümek için sabırsızlanırdım diye düşünüyorum.
Davranışlarımın sorumluluğunu üstlenirim ve insanların gerekçelerini anlayışla karşılarım. Her türlü ortamda kendi payımın gayet farkındayımdır ve karşılaştığım çeşitli durumlarda –iyi ya da kötü- oynadığım rolün sorumluluğunu tamamen üstenirim. Ve bu duruma dahil olan diğer insanlar için de aynı şekilde davranırım.
En kötü özelliğin?
Ciddi sohbetlerimin çoğunda açık sözlü ve mantıklıyımdır ama ses tonum her zaman gerektiği şekilde ya da dilediğim kadar arkadaşça olmayabiliyor. Görüyorum ki çoğu insan doğrudan iletişim kurmaktan hoşlanmıyor ve benim en kötü özelliğim “üslubumun söylediklerimin önüne geçmesi” değil diyebilirim.
En yaramaz gizli zevkin?
Bu sorunun cevabını hayal gücünüze bırakıyorum.
Pole stilini nasıl tanımlarsın?
Performans tarzımı çoğunlukla teatral, balistik, değişken, agresif, seksi ve hayvansı olarak tanımlıyorum. Dans hedeflerimde çoğunlukla Femme Fatale ve Succubus’tan* ilham alıyorum (*baştan çıkardığı kurbanlarının cinsel enerjisinden beslenen ve işi bittiğinde onları öldüren dişi bir iblis.) Ama aynı zamanda değişken bir dansçı olmakla da gurur duyuyorum. İzleyicinin güzel bir deneyim yaşamasını sağlamak için ne gerekiyorsa ona dönüşebiliyorum.
Performansçı kimliğinle eğitmen kimliğin hayali birer kahraman olarak tanışsalar sence anlaşırlar mıydı ya da bu nasıl bir karşılaşma olurdu?
HAHAHAHA! Bunu kesinlikle görmek isterdim. Eğitmen kimliğim destekleyici ve neşeli. Performansçı kimliğim ise güçlü, agresif ve seksi. Sanırım bu Harley Quinn (performansçı) ile BatGirl’ün (eğitmen) buluşması gibi olurdu. Bu benzetme de tüm nerd dostlarım için gelsin.
Koreografi hazırlarken nasıl bir yol izlersin?
Seçtiğim şarkıyla defalarca hem spin, hem de statikte dans edip kaydederek içimden geleni anlamaya çalışırım. Sonra şarkıyı en az üç kısma bölerim. Statik ve spin için 3 ila 6 hareket seçip onları alışılmadık şekillerde birleştirmeye çalışırım. Ardından her geçişin zamanlamasını parçanın en uygun kısmına denk getirip floorwork için ne kadar zamanım kalacağını hesaplarım.
Vazgeçemediğin pole hareketi?
Her türlü Shoulder Mount’a bayılıyorum. O benim vazgeçemediğim invert’üm, vazgeçilmez kaçışım ve aynı zamanda vazgeçilmez esneklik ve güç hareketim. Shoulder Mount’ları çok ama çok seviyorum.
Pole dışında Pole için seni en çok destekleyen aktiviteler neler?
Sırt üstü yüzmek. Vücudumu yer çekiminin ağırlığı olmadan hareket ettirmemi sağlıyor. Aynı kasları vücudumu zorlamadan çalıştırırken bir yandan esnekliğimi de destekliyor. Üstelik de cardio – ki hiç sevmem (zaten koşmayı kim sever ki?? Hiç kimse).
Jumbo's Clown Room’un kadrolu dansçılarından birisin ve bu hem uluslararası hayranların hem de pole arkadaşların için son derece heyecan verici. Kulüpte dans etmeye pole danstan önce mi başladın yoksa sonra mı? Kulüp ortamında izleyici ve dansçı arasındaki iktidar ilişkisine yaklaşımın nedir?
Kulüpte dans etmeye pole dans öğrenmek için başladım. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki Jumbo’s çalıştığım tüm kulüplerden çok farklı. Tamamen sahne performanslarından oluşuyor ve insanlar buradaki atmosferin “daha iyi” olduğunu düşünse de aslında çok farklı değil. Bu, izleyici açısından elbette daha iyi ama ben dans ettiğim striptiz kulübünde de aynı şekilde güvende ve güçlü hissediyorum. Bence Jumbo’s’daki izleyiciler neden orada olduklarının farkında değiller ve bu durum para vererek takdirlerini gösterme konusundaki yetersizlikleriyle de kendini belli ediyor. Oysa dans ettiğim striptiz kulübünde hem izleyiciler, hem de dansçılar için kurallar belli. Onlardan ne beklendiğini ve nasıl davranmaları gerektiğini biliyorlar. Her iki ortamda da sınırları zorlamak isteyen izleyiciler oluyor ama kendi kurallarınızı koymayı kısa bir süre içinde öğreniyorsunuz. İstemediğimiz biri için asla dans etmek zorunda değiliz. Onlar bizi görmeye geliyorlar. Ve harcadığımız zamanın karşılığını ödemek zorundalar. Ben onlara bir hayali satıyorum ve insanlar çoğu zaman bunu unutuyorlar. Bu bir iş sözleşmesi, ben bir satış elemanıyım ve izleyiciler benim müşterim ama bu dünyada dansçı her zaman haklıdır.
![]() |
| Fotoğraf: Zubuksu :) |
Pek çok özgürlüğün tehlikeye girdiği bir ülke olarak Türkiye’deki workshop’larına katılan kadınlara dair izlenimlerin neler?
Tanıştığım kadınların hepsini çok sevdim. Türkiye sırf burada tanıştığım insanlardan dolayı benim en sevdiğim ülkelerden biri. Ve bu kadınlar bütün Pole maceram boyunca tanıştığım en iyi yürekli, en samimi insanlar arasında başı çekiyor.
Favori pole fotoğrafın?
Pole’suz bir fotoğrafın?
“Bizler diğer insanların bize olduğumuzu söyledikleri kişi DEĞİLİZ. KENDİMİZİ nasıl tanıyorsak, nasıl SEVİYORSAK öyleyiz... Dolayısıyla sizi tutan elin sizi aşağı çekmesine ASLA izin vermeyin. Kendinizi hayal ettiğiniz TÜM olasılıklardan alıkoyabilecek tek kişi sadece sizsiniz.”
Seni en iyi yansıtan hayvan hangisi?
Jaguarlar ve atlar.
Fantastik bir evrende kim ya da ne olurdun?
Büyük ihtimalle yanlış anlaşılan bir karakter. Tam olarak iyi ya da tamamen kötü biri değilim. Kişiliğimin her iki tarafına da oynuyorum. (İkizler burcu olduğumu söylemiştim!)
Hakkında pek çok kişinin bilmediği bir şey?
Çok sık ağlarım ve çok yoğun bir şekilde hissederim. Karakterlerin acısını ve mutluluğunu hissetmeden hiçbir şey izleyemiyorum ve aynı şey etrafımdaki insanlar için de geçerli. Ama arkadaşlarıma destek olurken ya da değer verdiğim insanlara zarar veren birine karşı koyarken insanlar benim kendimi de bu şekilde savunabildiğimi düşünüyorlar. Sahnede sergilediğim karakter de öyle ama ben değilim. Ve bu tarafımı gören insanlar nadiren karşıma çıkıyor.
8 yaşındaki sen, bugünkü senle karşılaşsa ne düşünürdü?
Belalı bir tip olduğumu düşünürdü diye umuyorum ^_^. Farkında olmasam da çocukluğumdan beri feministtim ve ileride böyle biri olacağımı bilseydim büyümek için sabırsızlanırdım diye düşünüyorum.
Chrome Talks 5 - A Badass Girlchild: Jordan Kensley
I think that it definitely takes a brilliant mind to become a good pole dancer. And I always believe that successful performers definitely deserve to be where they are. Because talent and a colorful personality can only take you to a certain level but after that it takes a whole lot more and a great deal of work. We've met Jordan Kensley thanks to a series of workshops organized by WOW studios in the summer of 2017 and she is one of the most powerful proofs of this theory. But beyond all that she is a super fun, hilarious and lively character as well. In short we can call her every pole dancers dream BFF :) So in this issue of Chrome Talks, I'm hoping that you will learn a lot and be greatly inspired as much as you'll enjoy spending time with Jordan's mischievous side. Even her attitude to training, resting, choreography and teaching is enough to understand why she is such a great teacher and performer. So how do you create a badass pole dancer from a little girl? Here's how it is...
Can you tell us a little bit about yourself and your childhood? What’s your story?
I grew up in the middle of nowhere in Ohio, USA. My high school graduating class had 75people in it. I grew up in a Catholic, conservative family. My mother is Sicilian and my father is Lebanese - I think this helped develop my volatile pole style ^_^. I went to university in Arizona and discovered pole dancing from a friend of mine. There weren’t any studios in town at the time so I started stripping in order to learn how to pole dance with a friend of mine, Kelsey, who was also my first teacher.
What was your first nemesis move?
My nemesis move was and always will be a Janeiro. I don’t understand how you’re just supposed to sit your butt on your elbow and hang out in that position. And smile? That’s the most painful move ever - I’d do spinning Teddy’s on satin before I’d want to try a Janeiro.
Which move are you working on right now?
Lately I’m focusing more on teaching, so I haven’t had much time for self training. But starting in the new year I’ll be focusing on my flexibility, especially back, as a personally goal.
What is the anatomy of an ideal self training session for you?
Oh gosh, this is so dependent on my mood. Sometimes I’m at the studio just dancing to feel. Sometimes I’m there to learn new movement, or work on old movement. Sometimes I just lay there and pretend I trained. I try not to judge what I do or don’t do every time I train - my body will do exactly what it’s able to in that moment, there’s no point in getting mad at myself because something didn’t work that day. I think having goals for training is great, but getting too focused on those goals when they aren’t working out how you wanted them to stops your growth and hurts you subconscious body. I’d rather just accept what happens regardless of if it’s what I “wanted” or not.
What do you expect from a good trainer?
The ability to recognize each body and it’s natural alignment and personal issues - everything that will change how you teach something to that person. I expect a good trainer to understand body mechanics and what is natural and healthy within each body’s movement, and to support their students in their own journey instead of expecting everyone to train at the same pace. Someone who is strict on rules without being overbearing, and someone who explains the “why” not just the “what”.
Who is your dream student and what is she/he like?
I don’t have a dream student. I love all my students for different reasons and they’re all my purpose for showing up each day. My nightmare student is one who shows up late, doesn’t participate properly in the warm up and conditioning exercises, and tries to practice on their own or requests tricks that are too advanced for their level.
How do you fight Pole Blues and exhaustion during intense training periods?
I’m actually in a Pole Blues moment right now, and I’ve allowed my body/mind to rest in between teaching and performing instead of trying to force myself to train through it. The same goes for exhaustion, I don’t ever train to the point of exhaustion - I don’t believe it’s healthy. I challenge my body within limits and I listen to it when it’s done. Over training and pushing through exhaustion is one of the biggest problems in the Pole world today, in my opinion. It tells students that being constantly in pain is normal (it’s not) and that rest days aren’t recess (they are) and this mentality doesn’t put any focus on preventative care- students are under the impression that they should only take care of their bodies when it’s past the point of no return (major injuries), and that’s in large part to the professionals who set that example. A good trainer should set a good example.
What is your idea of nutrition? How do you feed yourself?
I’ve been a vegetarian for over 8 years, for no reason other than my roommate at university was a vegetarian and we liked to share food. It made me feel better physically because I was eating healthier (almost on accident). Now I go through periods of training when my body needs a meat-based protein, and when I feel that urge I’ll eat sushi/sashimi. This is also how I survive going home to visit my meat-eating family (because fish is the only “vegetarian” option when I’m there). I also advocate for drinking one gallon of water a day, even more on training days. I don’t always follow this advice myself, but I try.
Your favorite post workout food/drink?
Depends on the day. Sometimes I’ll get a smoothie. Sometimes I’ll get tacos. I’m not very food conscious , and I tend to eat what I want - probably the reason I won’t ever have abs, but also probably the reason I have an ass so I’m ok with it.
Favorite stretching tips?
Functional range mobility training and active flexibility training are a must. Pushing your body into major static stretches without any AF/FRM training is dangerous to your connective tissues. Fit and Bendy have a great DVD series to help with active flexibility and conditioning training for adult bodies.
What kind of music do you think goes best with pole dance?
Anything. Depends on who you are, what the purpose is, who you’re dancing for. No-one should decide what the best pole song is except the dancer who’s performing to it. With that in mind, I have no favorite songs because what I want to dance to changes with my mood.
What is your horoscope?
HAHAHA! I’m a Gemini to the core. My public persona is very loud and aggressive and attention-seeking, but when I’m home and not “on” I’m an introvert, I need rest days away from people and life, I will find any reason to not leave my cats.
Your favorite city?
Oh, it would be easier for me to pick a favorite star in the sky before I could pick a favorite city.
Your favorite food?
ALL food. I crave Indian cuisine the most though.
Your best trait?
I’m accountable for my actions and I can understand peoples reasoning for theirs. I’m able to recognize my part in every situation, and take accountability for my role in those situations- good or bad- and I will do the exact same for the other people involved.
Your worst trait?
I’m very direct and logical in most of my serious conversations and sometimes my tone isn’t as friendly as I mean it to be, or should make it. I find a lot of people don’t like direct communication, and so my worst trait isn’t “what I say but how I say it”.
Your naughtiest guilty pleasure?
I’ll let your imagination think of that one.
How would you describe your pole style?
When I’m performing I would most often describe my style as theatrical, ballistic, volatile, aggressive, sexual, animalistic. A lot of my intention is inspired by the original Femme Fatale, the Succubus (a female demon who seduces her victims and feeds off their sexual chi often killing them when she’s done). But I also pride myself on being a diverse dancer, and can become what I need to in order to make sure the audience is having a good experience.
If your performer persona met your trainer persona as imaginary heroes, what would it be like?
HAHAHAHA! I would love to see that actually. My teacher persona is very kind and supportive and happy and my performer persona is intense and aggressive and sexual. It would be like Harley Quinn (performer) meeting BatGirl (teacher), that analogy is for my nerds out there.
What is your usual path for building a choreography?
I freestyle to the song multiple times on both static and spin while recording to see what I naturally want to do. Then I break down the song into minimum 3 parts. And pick 3-6 moves per static/spin I might want to use, and try to combo them in unique ways. Then I time out each pass with the portion of the song I think is best for it and gauge how much time I have for floor work.
The one pole move you can’t ever give up?
I love Shoulder Mounts - Shoulder Mount everything. It’s my go to invert, my go to bail-move, my go to strength and flexibility movement. I love Shoulder Mounts.
What activities outside of pole support you best for pole?
Swimming, back stroke. It allows my body to move without the weight of gravity, and uses the same muscles in a less stressful way and engages flexibility at the same time. Plus it’s cardio - which I hate (who likes to run?? No one).
So you are a resident dancer at Jumbo's Clown Room and it’s so exciting for all your international fans and pole friends. Did you start dancing in a club before or after you started pole dancing? What is your take on the power relationship between the dancer and the viewer in a club environment?
I started dancing in a club in order to learn to pole dance. From my experiences, Jumbos is unlike any other club I’ve worked at. It’s all stage performance and while the public thinks this atmosphere is “better” its actually no different. It’s better for the audience but I feel just as safe and in charge at the topless club I dance at. I think the audience who comes to jumbos doesn’t understand why they’re there, and it shows through their lack of monetary appreciation. Where the audience at the gentlemen club I dance at user stands the rules, what’s expected of them and how to act. And audience members try to push boundaries at both environments but you learn very quickly how to set your own rules. Personally I believe the dancers are in charge. We don’t have to dance for anyone we don’t want to. They came to see us. They need to pay for our time. I’m selling a fantasy, and that’s what the general population forgets- This is a business contract, I’m a salesperson, the audience is my customer, but in this world the dancer is always right.
What is your impression of Turkish women from your workshop experience as pole dancers in a country quite on the edge as in terms of all the freedoms being at stake right now?
I loved the women I met. Turkey was one of my favorite places to visit, because of the people I met there. These women were among the kindest and most genuine I’ve yet to meet in my Pole journey. I love them.
Your favorite pole photo?
A non pole photo?
Can you share an inspiring visual or a quote for your self training journey?
“We are NOT what other people say we are. We are who WE know ourselves to be, We are what we LOVE, so… NEVER let the hand that holds you, hold you down; You are the only one holding yourself back from EVERY possibility You dream of.”
Which animal reflects you best?
Jaguars and horses.
Who would you be in a fantastic universe?
Probably a misunderstood character. I’m neither purely light nor purely dark. I play on both sides of myself. (Gemini remember?)
Something that not many people know about you?
I cry, a lot. I feel a lot. I can’t watch anything without feeling that characters pain/happiness, same with the people around me. But because I’m so aggressive/passionate when I’m supporting my friends or challenging someone who has hurt those I care about, people tend to think I’m the same way when defending myself. Especially since that’s what I also portray on stage. But I’m not… So it’s rare that someone will see that side of me.
If you met your 8 year old self, what would she think about you?
I hope she would think I’m a badass. ^_^. I’ve been a feminist since I was little without realizing it, and I think I would be excited to grow up to be who I am today if I knew what I would become then.








No comments:
Post a Comment