Thursday, April 21, 2016

Uçmayı öğrenmek..

Bendeniz İstanbul'da yaşayan 39 yaşında bir yazar/çevirmen/metin yazarı/editörüm ve pole dansa bundan iki buçuk sene önce, tam 37 yaşında başladım. Biraz geç mi? Evet ama ne yapalım, bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu... Aslına bakılırsa 2000'lerden bu yana bu işe kafayı takmıştım ve arada sırada hep hayalini kurardım. Hevesim canlandıkça her yıl en az bir kere "İstanbul'da pole dans kursu" diye Google'da aratmışımdır. Derken iki, iki buçuk yıl önce yine aynı aramayı yaparken karşıma WOW diye birşey çıktı ve bu sayede pole maceram başlamış oldu.

Uçtum, şahitlerim var... Eylül 2013
İkinci haftanın sonunda evde gizli gizli 
invert denemeleri yaparken.

İlk derslerimi Joy G. Wild'dan aldıktan sonra WOW beni sevgili Bella Bela'nın ellerine teslim etti ve altı ay su gibi geçti. Bu arada daha ilk haftamda eve bir X-Pole alacak kadar da şanslı ve son senelerde bayağı bir spor yaptığım için de daha ilk 15 gün içinde evde hocalarımdan gizli gizli ilk invert'ümü ve inside leg hang'imi yapacak kadar da güçlüydüm. Tabii yapabiliyor olmanız yapmanız gerektiği anlamına gelmiyor, her sporda olduğu gibi doğru olanı zaman içinde vücudunuzu alıştırarak yavaş yavaş ilerlemek.(Ya da burnunuzun dikine gidin ve ona küçük sakatlıklar hazırlayın, ince ince lifler koparın, haftalarca pole'suz kalıp ağlayın...)

Derken pek çok çeşitli sebeplerden dolayı pole dansa yaklaşık bir sene kadar ara vermiş bulundum ve salonun ortasındaki direğin yanından çoğu zaman elimde kahveyle "günaydın tatlım" diyerek onu hafifçe okşayarak geçip gittim. Gel gör ki sürekli bana seslenip duruyor, bir türlü beni rahat bırakmıyordu. Bu dönemde WOW'un Maslak'a taşınmış olması benim gibi bir kentsel ulaşım tembeli için tam bir kabustu ama neyse ki sevgili komşum ve can arkadaşım Rita the Moon imdadıma yetişti ve onun sayesinde o lanet olası beyaz popomu süründüğü yerden kaldırıp ejderime geri bindim. Kısacası 2015'in Şubat ayında pole'a yeniden başlamış oldum. Derken Kadıköy'de, yani resmen burnumun dibinde WOW Asia açıldı ve biricik pole meleğimiz Özge Uraz Kum'un pırıl pırıl, tertemiz, güler yüzlü ve sıcacık stüdyosunda saadet dolu günler geçirdim. Sonra trick trick nereye kadar dedim ve muhteşem Polina sayesinde egzotikle tanıştım ve bir daha da bırakamadım, hatta yeminlerimi bozup o Metrobüs'e bindim. Ekim ayından beri devam ettiğim egzotik dersleri sayesinde sonunda bu da oldu: Ben artık bir Metrobüs aşığıydım :)

Kısacası başlayalı 2.5 yıl oldu ama 1.5 yıldır pole dans eğitimi alıyorum ve doğrusu bu işe başlarken bu noktaya geleceğimi asla tahmin etmemiştim. Bu noktadan kastım ise şu: Ben bu işe bu kadar çok zaman ve emek harcayacağımı, pole ile yatıp pole ile kalkacağımı, hayatımı, arkadaşlıklarımı bu kadar ele geçireceğini, her şeyimi buna göre planlayacağımı ve 38 yaşında ilk front split'imi açacağımı hiç tahmin etmemiştim :)

Kısacası: Pole bana iyi geldi, çok hoşuma gitti :)

Derken bu sene uluslararası bir Pole Dans Eğitmenliği Sertifikası olan Pole Passion'ın İstanbul'da WOW Classes'da bir eğitmen eğitimi düzenleyeceğini duyup heveslendim ama kafamda bir sürü soru vardı: Bunun için yeterince iyi miyim? Bu yatırım benim için gerçekten de anlamlı mı? Başarabilir miyim?

Sonunda Mart ayı geldi çattı ve eğitime katılan arkadaşlarımın çoğunun aksine benim eğitmenlik konusunda hiçbir deneyimim yoktu. Gerçi bir sene önce öğrendiklerimin bir kısmını kızkardeşime göstermeye çalışmış ve pek de başarılı olamamıştım ama daha bu ilk denemelerde birine herhangi bir şey öğretmenin ne kadar zor olduğunu fark ettim... Kendi pole eğitmenlerimi gözlemledikçe onlara daha da büyük bir hayranlık duydum çünkü bu işi öğretebilmek için çok fazla bilgi, güç, dayanıklılık, emek, araştırma ve peygamber sabrına ihtiyaç vardı.

Serbest yazar/çevirmen/editör olarak çalıştığım için işimi seviyorum ve hiçbir zaman işimi bırakıp full-time profesyonel pole dans eğitmeni olmak gibi bir hayalim olmadı. Pole Passion eğitmenlik eğitimine başlarken de hayalimde tek bir şey vardı o da pole dansta kendimi geliştirmek ve kendime eğitmenlik konusunda en azından bir şans vermek. Hobilerini aşırı ciddiye alan ve vakit ayıran biri olduğum için kendimi en son dj. Sonashine adıyla 10 sene boyunca profesyonel DJ'lik yaparken bulmuş ve 3000 kişilik Rock'n Coke sahnesinden dağ başında düzenlenen pek çok rave'e bir sürü partide çalmış, Psytrance Dj'i olarak Tayland'dan Nepal'e ve Fas'a pek çok yerde sahne alma fırsatı bulmuştum. Dolayısıyla bir kez daha hevesimi daha da ileri bir seviyeye taşımak için kendime en azından şans vermek istedim. Madem haftada en az 2-4 kere pole çalışıyorum ve sürekli pole düşünüp pole'la yatıp kalkıyorum; bunu biraz daha ileri götürüp biraz daha yüksekten uçmayı en azından denemeliydim.

Tabii bu noktada şunu da eklemem gerekir: Ben pole'a başladığımda bunu yapabileceğime inanmıyordum, sadece denedim... Esneklik çalışmalarına başladığımda da öyle split miplit yapabileceğime dair zerre kadar inancım yoktu ama hoşuma gittiği için, zevk aldığım için bırakmadım, devam ettim ve kendi seviyem/sınırlarım içinde hayal edemeyeceğim şeyler yaptım. Dolayısıyla şunu rahatlıkla söylüyorum: Pole'un yarısından fazlası yapamadığın halde vazgeçmemek ve denemeye devam etmektir.



Pole'un yarısından fazlası 
yapamadığın halde vazgeçmemek 
ve denemeye devam etmektir.
Eğitim süreci zorlu ve oldukça yorucu ama aynı zamanda çok da verimli ve eğlenceliydi. İyi polis/kötü polis oynama konusunda uzmanlaşmış muhteşem eğitmenlerimiz Kay Penney ve Elena Artamonova sayesinde bu eğitimden öğrendiğim en kıymetli şey bir eğitmen olabilmek için kendimde neleri geliştirmem gerektiği oldu. Daha doğrusu iyi bir pole dans eğitmeni olmak için neler gerekir onu öğrendim: Zaman, Sürekli Araştırma Manyaklığı, Merak, Planlama, Esneklik, Adapte Olabilme Yeteneği, Yaratıcılık, Dakiklik, Saygı, Kendine Hakim Olmak, Özgüven ve Sonsuz bir Pole Aşkı.. Ve her şeyden önce: Güvenlik. Hem öğrenciler, hem de kendiniz için. Tabii sıcak ve samimi bir tavrınız varsa o da tadından yenmez... Dolayısıyla Pole Passion Eğitmenlik Eğitimi bana eksiklerimi ve geliştirmem gereken yanlarımı açıkça gösterdi. Tabii iki gün boyunca sabahtan akşama bir sürü pole delisiyle bir arada vakit geçirmek de son derece eğlenceliydi. Bu arada teoriden 33 üzerinden 31 ve pratik sınavdan da 20 üzerinden 19 aldığımı da söyleyeyim :)








Eğitimin üzerinden belki daha bir ay geçti ve pole dans "eğitmenliği" benim için hala profesyonel bir adım olmaktan çok uzak ama bunu kendi dans deneyimim için önemli bir tecrübe olarak görüyorum diyebilirim. Üstelik şimdiden bir öğrencim var ve beraberce ilerlediğimizi görmek muhteşem bir his. Ne şanslıyım ki yakın arkadaşlarımdan biri pole'a başlamak istedi ve her ne kadar kendisini tecrübeli ellere yönlendirmeye çalışsam da benimle çalışmak için ısrar etti :) Bu sayede benim de bir öğrencim oldu ve eğitmenlik becerilerimi geliştirme fırsatı buldum. Bu yıl 41 kere maşallah yaşına giren sevgili öğrencimle daha 2-3 derste bir hayli yol kat ettik ve onun da derslerimizden zevk aldığını, her hafta evimden ağzı kulaklarında gülümseyerek ayrıldığını görmek beni aşırı mutlu etti. Doğrusu ilk dersimizin başında "Sona sen kim eğitmenlik kim, nereden çıkardın bu işi başına" diye paniklerden paniklere girmiştim ama ilk öğrencim sayesinde bu korkumu yendim ve kendimi geliştirmeye odaklandım. Hatta sıradaki kurbanımı da seçtim: kızkardeşim :) Çünkü kızkardeşler böyle pis işleri beraber yapmak içindir ;)

Eğitmenlik tecrübesine gelince, tıpkı tahmin ettiğim gibiydi: Öğretici, Zorlu ve Eğlenceli. Doğrusu bir saatlik tek bir dersi hazırlamak için bazen günlerce araştırma, pratik ve planlama yapıyorum ama eminim ki bu süreçte ben öğrencimden çok daha fazla şey öğreniyorum. Bu sayede pole dansın lisanını, gramerini, temellerini özümseme fırsatı buluyorum. Pole'un temellerini, hareketlerin birbirine nasıl bağlandığını, comboların ve mini koreografilerin nasıl hazırlandığını öğreniyorum. Her derste temel hareketlerin ne kadar önemli ve değerli olduğunu yeniden fark ediyor ve onlar olmadan sadece trick'lerle dans diye bir şey olmayacağını daha da iyi anlıyorum. Ve fark ediyorum ki akrobatik hareketler ne kadar etkileyici ve eğlenceli olursa olsun en basit hareketleri bile duygusunu vererek yaptığınızda gerçekten dans etmeye başlıyorsunuz. Kısacası bu benim için öğretmekten öte kendi adıma eğitici bir deneyim ve bu açıdan da benim için çok değerli.

Amerikan Kültürü ve Edebiyatı okuyup Sinema master'ı yapmış, serbest çalışan bir yazar olarak vaktimin çoğunu evde bilgisayar başında geçiyorum. Ayrıca beş yılımı alan ilk romanım Kaçınılmadık Serüvenler'i yazmayı da daha geçen ay bitirdim ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki benim gibi sürekli bilgisayar başında oturarak çalışan biri için fiziksel aktivite şart, yoksa hem ruhum hem de bedenim hastalanıyor. Ve pole dans benim için hem ruhumu hem de bedenimi kanatlandırmanın yollarından biri :)


Başta Alla Kuvatova olmak üzere bu eğitime katılmamda 
beni destekleyen herkese, 

Ara verdikten sonra pole'a dönmemi sağlayan, beni bu işi yapabileceğime inandıran ve beni uçuran canım Rita the Moon'a, 

Pole Dans'a başladığımdan beri bana eğitim veren tüm eğitmen ve dansçı arkadaşlarıma(sırasıyla Joy G. Wild, Bella Bela, Özge Uraz Kum, Pınar Akan, Polina Dulsineya),

Benim yeni küçük kızkardeşlerim olan küçük pole aileme (onlar kendilerini biliyorlar) 

Zillimücadele'ye (onlar da kendilerini biliyorlar)

ve son olarak;

Bu tutkumda beni her zaman destekleyen huzur tapınağım biricik sevgilime ve canım çılgın aileme,

Çok teşekkürler, iyi ki varsınız :)










Pole Dans maceralarımı takip etmek ve Pole Dans mutfağımdan lezzetli & sağlıklı tarifler yakalamak isterseniz Instagram adresim:






No comments:

Post a Comment